21 Aralık 2017 Perşembe
Kapitalizm ve Yoksullaşma
Kapitalist toplumlarda her
daim, ekonominin şu ya da bu kadar büyüdüğünden söz edilir. Büyümenin işsizliği
ve yoksulluğu giderek azaltacağından dem vurulur. Oysaki ekonomideki
büyümenin, işsizliği ve yoksulluğu azaltacağı yönünde doğrusal bir ilişki
yoktur. Ekonomi büyüdüğü halde işsizlik artabilir, yoksulluk ve sefalet
genişleyebilir. Çünkü ekonomik büyüme aynı zamanda sermayenin büyümesidir de. Sermayeyi
büyüten süreç, yani sermaye birikimi süreci, işsizliği artırdığı gibi
yoksulluğu da artırır. Üstelik bu durum, kapitalist sistemde arızi bir durum da
değildir. Aksine kapitalizmin normalidir.
5 Aralık 2017 Salı
Mülkiyetin Biçimleri ve Kapitalist Özel Mülkiyetin Sonu
Özel
mülkiyetin savunucuları,
sistemden beslenenler, özel mülkiyetin öncesiz ve sonrasız olduğunu vaaz
ederler. İnsanlığın ilk anından beri özel mülkiyetin varlığından dem
vururlar ve özel mülkiyeti, insanın doğasına atfederler. Onların derdi,
özel mülkiyeti
kutsayarak, sömürüyü olağanlaştırmak aklamak ve sömürü düzeninin
değişmezliğini
ortaya koymaktır. Sömürü düzeninin savunucuları ne kadar uğraşırlarsa
uğraşsınlar
gerçeklik başkadır. Özel mülkiyetten önce, üretim araçlarının
gelişmemişliğine,
emek üretkenliğinin artmamışlığına denk düşen toplumsal mülkiyet vardı.
Özel
mülkiyetten sonra da, üretim araçlarının alabildiğine gelişmiş olduğu,
emek üretkenliğinin
devasa gelişmişliğinin sonucu olarak ortaya çıkacak olan gelişmiş bir
toplumsal
mülkiyet olacaktır.
Labels:
değişim,
emeğin toplumsallaşması,
işçi sınıfı,
küçük üretici,
Mülkiyetin Biçimleri ve Kapitalist Özel Mülkiyetin Sonu,
mülksüzleştirme,
özel mülkiyet,
toplumsal mülkiyet
22 Kasım 2017 Çarşamba
İşsiz İşçiler
Kapitalist bir toplumda, emek
gücünü satışa çıkaran her işçi; her daim emek gücünü satamayabilir. Başka bir
deyişle iş bulamayabilir. Zira kapitalist sistem, işçiye, emek gücünü satışı için
bir garanti vermez, veremez. Emek gücü ihtiyacı, sermaye birikim sürecinin
ihtiyacına göre düzenlenir. Sermaye birikimi süreci, sürekli olarak bir kısım
işçileri üretim sürecinin dışına düşürürken, bir kısım işçileri ise üretim
sürecine dâhil eder. Birikim süreci, toplam çalışan işçilerin sayısını artırırken,
işsiz kalan işçilerin sayısını da artırır. Böylece süreç, yedek sanayi
ordusunun saflarını sıklaştırır. Yedek sanayi ordusu dediğimiz işsizler, hiçbir
işi olmayan ya da kısa süreli iş günü çalışabilen işçilerdir. İşsizler kapitalist
toplumda, üç biçimde görünür. Bunlar, nüfus fazlasının akıcı biçimi, nüfus
fazlasının gizli biçimi ve nüfus fazlasının durgun biçimidir.
Labels:
İşsiz İşçiler,
işsizlik,
kapitalist,
sermaye birikimi,
sömürü
13 Kasım 2017 Pazartesi
Kapitalizm ve İşsizlik
Kapitalist toplumda üretim süreci, sermaye birikimi sürecidir. Kâr peşinde koşan kapitalist sınıf, artı değerin bir kısmını sermayeye dönüştürmekle bu birikimi gerçekleştirerek sermayenin büyümesini sağlar. Sermaye büyüdükçe, işçi sınıfının çalışan kesimi, güvencesiz yaşama ve ağır sömürüye maruz kalır. İşçi sınıfının çalışmayan işsiz kesimi ise açlığa mahkûm olur. Bir yanda yoğun sömürü altında çalışan işçiler, diğer yanda sömürü çarkından dışlanarak açlığa mahkûm edilen işsiz işçiler. İşte sermaye birikim sürecinin gerçekliği budur. Bu gerçeklik, işsizliği işçi sınıfının en büyük sorunlarından biri haline getirir. İLO verilerine göre dünya genelinde işsiz sayısı 201 milyonun üzerindedir.
Kapitalist sitemden beslenenler,
işsizlik sorununu manipüle etmek gizlemek için bir hayli çaba harcamaktadırlar.
Bir yandan işsizlik rakamlarıyla oynarken, diğer yandan da, var olan işsizliğin
nedenini bireylerin üzerine yükleme çabası içerisine girmektedirler. Onlara
göre, işsizliğin nedeni bireylerin eğitimsizliğidir, vasıfsızlıklarıdır, tembellikleridir
veya iş beğenmemeleridir. Oysaki işsizliğin nedenini bireylerin özelliklerinde,
tutum ve davranışlarında değil; kapitalist birikim sürecinde aramak gerekir.
4 Kasım 2017 Cumartesi
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Sorunu
Kapitalist sistemde; emekle sermaye
arasındaki ilişki, sermayenin sömürüsüne dayalı bir ilişkidir. Bu ilişki,
kapitalist sınıfa zenginlik ve rahat bir hayat sunarken, işçi sınıfına
işsizlik, yoksulluk sefaleti dayatır. Dayatır diyoruz, çünkü kapitalist sömürü
ilişkisi sermayenin emek üzerindeki egemenliğine dayanır. Yalnız bu kadar da
değil; kölece çalışma koşullarının ortaya çıkardığı; meslek hastalıkları ve iş
kazaları üretim sürecinin adeta sıradanı haline gelmiştir. Meslek hastalıkları ve iş kazaları yoluyla;
işçi sınıfının bireyleri birer onar yaşamlarını kaybetmektedirler. İLO
verilerine göre her yıl dünyada, 300 milyonun üzerinde iş kazası meydana
geliyor ve her yıl 2 milyonun üzerinde işçi, iş kazaları ve meslek
hastalıklarından yaşamını kaybediyor. Rakamlar ürkütücüdür ama daha da ürkütücü
olanı rakamların ardındaki can yakan gerçekliktir. Bu gerçeklik işçi sağlığı ve
iş güvenliği sorunu işçi sınıfının yakıcı sorunu haline getirmektedir. Sorun
yakıcıdır lakin, meslek hastalıklarına ve iş kazalarına karşı önlem alması
gerekenler; duymuyor görmüyor, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerine
yeterince ilgi göstermiyorlar.
Labels:
iş kazaları,
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Sorunu,
kapitalist,
kâr,
meslek hastalıkları,
sömürü
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)