Konuya
girerken, metadan söz etmek yararlı olacaktır. Meta, herhangi bir
yararlılığı olan ve değişim amacıyla üretilen emek
ürünüdür. Kendisinde taşıdığı özellikleriyle, insan ihtiyacını gideren
yararlı
bir nesnedir. Bu yönüyle meta, kullanım değeri özelliğine sahiptir. Yani
meta, herhangi bir ihtiyacı karşılayan yararlı bir nesne olarak,
kullanım değerine sahiptir. Diğer
yandan metalar, birbirleriyle belirli oranlarda değiştirilebilirler. Bu
yönüyle
de meta, değişim değeri özelliğine sahiptir. Yani meta, değişim değerine
sahiptir. Metaların birbirleriyle değiştirilebilir olmalarını sağlayan şey,
hepsinin de emek ürünü olmalarıdır. Her biri, belirli miktarda emek içerirler
ve bu emek, onları birbirleriyle değiştirilebilir kılar. Üreticiler, değiştirilecek
metaları birbiriyle eşitlediklerinde, aslında metalarda maddeleşmiş olan emeği
eşitlemiş olurlar. Metalarda maddeleşen emek miktarı, onların diğerleriyle
değiştirilebileceği oranı gösteren değerini oluşturur. Dolayısıyla her meta, emek ürünü olarak belirli miktarda değere sahiptir.
7 Ekim 2017 Cumartesi
Emek Gücü Metasının Değeri
Labels:
değer,
emek gücü,
Emek Gücü Metasının Değeri,
emek pazarı,
fiyat,
işçi
15 Eylül 2017 Cuma
Sınıflı Toplumlarda Sömürü Biçimleri

İnsan da diğer canlı varlıklar
gibi varlığını korumak ve yaşamını sürdürebilmek için çeşitli nesnelere ihtiyaç duyar. Ama ihtiyaçlarını
giderecek olan nesneleri, her zaman doğada hazır bulamaz. Bu nedenle ihtiyaçlarını,
doğadaki nesnelere etkide bulunarak üretir. Üretim, insanın doğayla olan
etkileşimini, yani ilişkisini ifade eder. İnsan doğayla üretme ilişkisini, emeği
aracılığıyla kurar. Emek, tüm canlılık içerisinde sadece insana özgüdür. İnsan
emekle, doğa nesnelerini kendi ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürerek üretir ve yeniden
üretir. Üretirken, emek gücü harcar. Üretimi, diğer insanlardan tecrit olmuş
bir şekilde değil, onlarla birlikte yapar. Topluluk halinde, birlikte…
Labels:
angarya,
artı değer,
emek,
emek gücü,
Sınıflı Toplumlarda Sömürü Biçimleri,
sömürü
1 Şubat 2015 Pazar
Birinci Kuşak Marksistlerde Emperyalizm
“Neoliberalizm”, “küreselleşme”, “Yeni Dünya Düzeni” gibi kavramlar,
birçok şeyi ifade etmesine karşın; aynı zamanda emperyalizmin aşıldığını ima
eden kavramlardır da... Aynı biçimde “Yeniden Marks”, “Yeniden Marksizm”, “Marks
geri döndü” gibi söylemler de farklı bir açıdan, emperyalizmin artık aşıldığını
ima eden kavramlardır. Hard ve Negri ise açıkça emperyalizm yerine, “imparatorluk” kavramını ikame ederek, “Küreselleşme emperyalizmin sonudur” yaklaşımıyla emperyalizmi aşmayı denerler.
Emperyalizmin, sadece bir kavram olarak değil ama, pratik olarak ta aşıldığı düşünülmüş ya da düşündürülmek istenmiştir. Dünya’nın yaşadığı tüm sorunların sorumluluğu emperyalizme yüklenerek; kapitalizm aklanmak ve alkışlanmak istenmiştir. Bugün emperyalizmi günah keçisi haline dönüştürüp, tarihin çöplüğüne atılmasını isteyenler, bilincinde olsun ya da olmasınlar, kapitalizmi tarihler üstü bir sistem olarak sunmaktadırlar. Bunun anlamı çok açık: Kapitalizm tüm arızlarına karşın tarihsellikten uzak, geçici olmayan ve ölümsüzlüğe yazgılı bir sistemdir. Her daim de var olacaktır.
Labels:
Birinci Kuşak Marksistlerde Emperyalizm,
Buharin,
emperyalizm,
kapitalizm,
Kautsky,
Lenin,
Rosa Luxemburg
20 Ekim 2014 Pazartesi
Sınıflar
Kapital üçüncü cildi Marx’ın sınıfları ele aldığı bu
bölümle bitmektedir.
Gelir kaynakları ücret, kâr, toprak rantı olan; emek gücü
sahipleri, sermaye sahipleri kapitalist toplumun üç büyük sınıfıdır. Modern
toplumun en klasik biçimi İngiltere’de dahi sınıflardaki tabakalaşma bu saf
haliyle görünmez. Burada bile orta tabakalar sınır çizgisini silikleştirmiştir.
Ama kapitalist gelişme giderek çizgileri belirgin hale getirmektedir.
Bir sınıfı oluşturan şey nedir? Bu sorunun yanıtı, başka
sorunun yanıtından çıkar. Ücretli emekçi, kapitalist ve toprak sahiplerini
sınıf haline getiren şey nedir?
İlk bakışta diyor Marx, gelir ve gelir kaynakları
özdeşliğidir. Ne var ki diye devam ediyor. Bu görüş açısından tabipler, ve
devlet memurlarının , iki farklı toplumsal gruba ait oldukları, bu grup üyeleri
gelirlerini, aynı kaynaktan aldıkları için iki sınıf oluşturmaları gerekir. Aynı
şeyin emekçileri, kapitalistleri, toprak sahiplerini sonsuz türde statü gruplarına
parçalaması için geçerli olmalıdır.
“ [Elyazması burada kalıyor.]
”K-3-776
12 Ekim 2014 Pazar
Bölüşüm İlişkileri ve Üretim İlişkileri
Marx bu bölümde üretim ve bölüşüm ilişkilerinin tarihsel
ve geçici olduğunu ve aynı zamanda birbirlerine bağımlılığını ortaya koyuyor.
Yıllık yeni eklenen emek tarafından, yeni eklenen değer;
toplam üründen çekip ayrılabilen ve gelirin üç farklı biçimine giren değer
olarak üç kısma ayrılır. Bu biçimler, yeni üretilmiş bu değerin bir kısmının
emek gücü sahibine, bir kısmının sermaye sahibine, bir kısmını da toprak
mülkiyeti sahibine ait olduğunu, ya da onların payına düştüğünü ifade eder. “Öyleyse
bunlar, bölüşüm ilişkileri ya da biçimleridirler.”K-3-769 Demek ki, ücret, kâr ve rant bir bölüşüm ilişkisi biçimidir.
Bu bölüşüm ilişkileri, yaygın bir görüş açısından, doğal
ilişkiler şeklinde, her türlü toplumsal ilişkiler niteliğinden bağımsız olarak,
insan üretim yasalarından doğar görünür. Ayrıca, kapitalizm öncesi biçimlerin,
farklı bölüşüm biçimleri yadsınamaz lakin gelişmemiş, yetkinleşmemiş, henüz saf
haline kavuşmamış ve doğal bölüşüm ilişkilerinin farklı görünüm almış biçimleri
olarak yorumlanırlar.
Marx’a göre bu anlayışın tek doğru yanı, herhangi bir toplumsal üretimde, üretilen emeğin ürünün; üretken biçimde tüketilen kısmı dışında, bireysel olarak tüketilen kısmı ile toplumun ihtiyacını karşılayacak artı bir kısmı olacaktır. Yani bireysel ihtiyacın dışında toplumun diğer ihtiyacı için gerekli emekten fazlası üretilecektir. “Ne var ki” diyor Marx, “biraz gelişmiş ve eleştirici bir zeka, bölüşüm ilişkilerinin tarih içerisinde gelişim niteliğini kabul eder”K-3-770 Oysa, onlar üretim ilişkilerinin değişmeyen niteliğine inatla sarılırlar.
Labels:
bölüşüm ilşkileri,
gelir,
Kapital-III,
kapitalizm,
kâr,
rant,
sermaye,
ücret,
üretim tarzı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)