Marx başlarken, Ricardo’dan rant hakkında, doğru saptama
dediği bir alıntı veriyor. Alıntıya göre rant, eşit miktarda iki sermayenin
eşit miktarda emek kullanmasına rağmen üründe oluşan farktır. Marx, Ricardo’nun
eşit toprak parçasını da eklemesi gerekirdi diye belirtiyor. Ricardo
alıntısında söz konusu olan rant, farklılık rantıdır. Zaten Ricardo, farklılık
rantından başka bir rantta tanımaz. Demek ki, Ricardo’nun sözünü ettiği,
Marx’ın düzelterek doğruladığı rant, aynı büyüklükteki sermaye ve emeğin, aynı
büyüklükteki alanlara yatırıldığı halde, verimlilik farkından dolayı, farklı
ürün sağlamasından doğmaktadır. Yani bu rant, aynı büyüklükteki topraklara eşit
miktarda yatırılmış olan sermayenin eşit olmayan sonucundan doğmaktadır. Dolayısıyla, bu rant, farklılık rantıdır ve
hatta farklılık rantının birinci biçimidir.
14 Ağustos 2014 Perşembe
Farklılık Rantının Birinci Biçimi (Farklılık Rantı I)
Labels:
farklılık rantı,
Kapital-III,
ortalama kâr,
özel mülkiyet,
piyasa fiyatı,
rant,
sosyalizm,
toprak rantı,
üretim fiyatı
9 Ağustos 2014 Cumartesi
Farklılık Rantı (Diferansiyel Rant) Genel Görüşler
Marx, toprak rantı tahliline, rant getiren ürünlerin,
diğer metalar gibi üretim fiyatı üzerinden satıldığı, yani ürünlerin ortalama
satış fiyatlarının, üretim fiyatlarına eşit olduğu varsayımıyla başlıyor. Hal
böyleyken, toprak rantının gelişmesi, yani kârın bir bölümünün toprak rantına
dönüşmesi ve bunun toprak beyine düşmesi nasıl olanaklı hale geliyor?
Marx, toprak rantının bu biçiminin, genel niteliğini
ortaya koyabilmek için, bir ülkedeki fabrikaların çoğunun gücünü buharlı
makinelerden, az bir kısmının da doğal çağlayandan elde ettiği varsayımından
hareket ediyor.
Labels:
artı kar,
farklılık rantı,
Kapital-III,
rant,
toprak rantı
5 Ağustos 2014 Salı
ARTI KARIN TOPRAK RANTINA DÖNÜŞMESİ - Giriş
Marx, şimdiye kadar kapitalist üretim ilişkisini burjuva
proleter, burjuva burjuva arasındaki bir ilişki olarak irdelemiştir. Bu kısımda
Marx, kapitalist ilişkiler içerisinde diğer bir sınıf olan toprak sahipleri
sınıfını ele almaktadır.
Marx, burada toprak mülkiyetinin, tarihsel, bütün biçimleriyle ilgilenmiyor. Onun toprak mülkiyetine ilgisi, sermaye tarafından üretilmiş artı değerin, toprak sahibine düşen kısmı ölçüsündedir. Marx, tarımda da kapitalist üretim tarzının egemen olduğunu var sayıyor. Çünkü kapitalizm geliştikçe, tarım alanında da, emekçiler topraktan edildikçe, tarım kâr alanı olarak kapitaliste bağımlı kılınmaktadır. Yani, fabrikatör nasıl iplik üretirse ve bunun için sermaye yatırırsa, çiftçi de buğday vb. üretir ve bunun için sermaye yatırır. Dolayısıyla bu ilişki irdelenmelidir. Sermayenin toprağa yatırılmasıyla birlikte, özgün üretim ve değişim ilişkileri ortaya çıkmıştır.
Marx, burada toprak mülkiyetinin, tarihsel, bütün biçimleriyle ilgilenmiyor. Onun toprak mülkiyetine ilgisi, sermaye tarafından üretilmiş artı değerin, toprak sahibine düşen kısmı ölçüsündedir. Marx, tarımda da kapitalist üretim tarzının egemen olduğunu var sayıyor. Çünkü kapitalizm geliştikçe, tarım alanında da, emekçiler topraktan edildikçe, tarım kâr alanı olarak kapitaliste bağımlı kılınmaktadır. Yani, fabrikatör nasıl iplik üretirse ve bunun için sermaye yatırırsa, çiftçi de buğday vb. üretir ve bunun için sermaye yatırır. Dolayısıyla bu ilişki irdelenmelidir. Sermayenin toprağa yatırılmasıyla birlikte, özgün üretim ve değişim ilişkileri ortaya çıkmıştır.
Labels:
artı değer,
faiz,
Kapital-III,
kapitalist çiftçi,
rant,
toprağın fiyatı,
toprak mülkiyeti,
toprak rantı,
toprak sahipleri
31 Temmuz 2014 Perşembe
Kapitalist Öncesi İlişkiler
Marx, tefeci sermayeyi faiz getiren sermayenin arkaik
biçimi olarak ifade ediyor. Faiz getiren sermaye (tefeci), tüccar sermayesiyle
birlikte, kapitalist üretim tarzından önceki ekonomik biçimlerde de var olmuş
bir sermaye biçimidir. Tefeci sermayenin olabilmesi için, ürünlerin bir
kısmının metalara dönüşmesi ve paranın çeşitli işlevlerinin gelişmiş olması
yeter durumdur. Bu zeminde tüccar tefeci sermaye, para ticareti yapan sermaye ve
tüccar sermayesine bağımlı olarak birlikte gelişmişlerdir.
Kapitalist üretime ön gelen dönemde tefeci sermayenin var
olduğu biçim iki türlüdür. Bunlardan birincisi, üst sınıfların bol keseden
harcayan senyörlerine, büyük toprak sahiplerine verilen borç biçiminde,
ikincisi ise, emek araçlarına sahip olanlara (küçük üretici-köylü-zanaatçı ) verilen
borç biçiminde tefeciliktir. Bu biçimler, kapitalist üretimin ilk dönemlerinde
de ikicil olarak var olmuştur. Ama bu dönemde, faiz getiren sermaye niteliğini
belirleyen biçim değillerdir.
Labels:
banka,
Kapital-III,
kapitalizm öncesi ilişkiler,
kredi,
sosyalizm,
tefeci sermaye
26 Temmuz 2014 Cumartesi
Değerli Maden ve Kambiyo Kuru
I.Altın Rezervinin Hareketi
Marx, 1844 tarihli yasanın işleyişinin, bir ülkedeki tüm
değerli madenleri, dolaşım aracı haline sokma çabasını ilginç buluyor. “Bu
yasa” diyor Marx “dışarıya bir altın akışını, dolaşım aracındaki daralma ile,
içeriye bir altın akışını, dolaşım aracındaki genişleme ile bir tutmak
istemektedir. Ama, sonuçta denemeler, bunun tersinin doğru olduğunu
tanıtlamıştır.”K-3-501
Değerli maden giriş çıkışı; altın ve gümüş üretmeyen
bölgeler içerisinde madenin hareketi ile altın ve gümüşün üretim kaynağından
diğer ülkelere akışı biçiminde olur. Yani altın ve gümüş, altın ve gümüşün
üretilmediği ülkeler arasında, ödeme aracı olması durumuyla hareket eder. Diğer
yandansa altın ve gümüş üretildiği kaynaktan, diğer metalar gibi istenilen
alanlara hareket eder.
Labels:
değerli maden,
değişim,
faiz,
faiz oranı,
Kapital-III,
kullanım değeri,
para
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)