17 Eylül 2024 Salı

Meslek Hastalıkları ve İş Kazalarıyla Gelen İşçi Ölümleri: “Sosyal Cinayet”


Meslek hastalıkları ve iş kazaları yoluyla; işçi sınıfının bireyleri günübirlik kazalarla yaşamlarını kaybediyorlar. Dünya için İLO verileri, Türkiye için İSİG verileri, meslek hastalıkları ve iş kazalarının boyutunu gözler önüne seriyor.

İLO verilerine göre her yıl dünyada, 300 milyonun üzerinde iş kazası meydana geliyor ve her yıl 2 milyonun üzerinde işçi, iş kazaları ve meslek hastalıklarıyla yaşamını kaybediyor. Başka bir deyişle dünyada, her 15 saniyede bir işçi, iş kazaları ve meslek hastalıklarından yaşamını kaybediyor. İSİG verilerine göre Türkiye’de 2023 yılında en az 1923 işçi, iş kazalarında yaşamını kaybetti. 2024 ün ilk altı ayında ise en az 878 işçi iş kazalarında yaşamını kaybetti. Bu veriler ışığında söyleyebiliriz ki, çalışma koşulları adeta işçi öğütüyor. Üstelik bunlar, teknolojinin alabildiğine gelişmiş olduğu, çalışma hayatını kolaylaştıracak araçların rahatlıkla üretilebildiği bir tarihsel dönemde gerçekleşiyor.

29 Ağustos 2024 Perşembe

Kapitalist Üretim İlişkisinin Görüneni: Emeğin Değeri

 Burjuva toplumun görünüşünde, işçinin ücreti, emeğinin fiyatı olarak, belli miktarda emek için ödenen belli miktarda para olarak görünür.” (1) 

Görünen, gerçeğe ulaşmada sadece bir veridir. Görünenden gerçekliğe uzanan meşakkatli bir yol vardır. Bu yol yürünmediğinde, bırakalım gerçekliğe ulaşmayı, gerçekliğin örtülmüş, tersyüz edilmiş hali içerisinde; görüneni yeniden üretirken buluruz kendimizi.

Emek sermaye ilişkisinde, “emeğin fiyatı, “emeğin değeri” gibi kavramlar; görünenin ifadesi olan kavramlardır. Bu kavramlarla düşünmenin sonucu, emeği bir meta olarak kavrayıştır ve günlük dilde, mücadelede sıkça kullanılan yanlış söylemlere yol açarlar.

“ucuz emek”
"ucuz emek sömürüsü"
“ucuz emek cehennemi”
“Emek en yüce değerdir.”
“Emeğimizin karşılığını istiyoruz, alacağız.”

6 Nisan 2024 Cumartesi

Ücretlerin Artışı, Meta Fiyatlarını Artırır Söylemi

İşçinin, varlığını devam ettirebilmesi ve yaşamını sürdürmesi için tek gelir kaynağı ücrettir. İşçi günlük, haftalık ya da aylık aldığı ücretle kendisinin ve ailesinin yaşamsal ihtiyaçlarını karşılar. Başka bir deyişle kendisinin ve ailesinin geçimini sağlar. 

Ücret özünde işçinin ve ailesinin, fiziksel ve sosyal varlığını sürdürmesi için; belli bir zaman aralığında tüketmesi gereken metaların değerlerinin toplamıdır. Ne var ki işçinin aldığı ücret, çoğu zaman; tüketmesi gereken bu metaların toplam değerinden sapar. Tüketilmesi gereken geçim nesnelerinin, değerinin altına düşebildiği gibi; bu değerlerin üzerine de çıkabilir. Eğer işçi, bu değerin altında ücret alırsa geçinebilme sorunu ortaya çıkarken, değerin üzerinde bir ücret alması, işçinin yaşam seviyesini iyileştirir. Bu durum işçileri, sürekli olarak ücret mücadelesi içerisinde tutar. Çünkü ücret artışını, yani ücret oranlarını belirleyen ana etken; işçilerin örgütlü mücadelesidir. Ücret belirleme dönemi olan TİS zamanlarında işçiler, sendikaları aracılığıyla pazarlık yaparak; ücretlerini artırma girişiminde bulunurlar. Çeşitli mücadele yöntemlerini devreye sokarak, yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayacak ve bu ihtiyaçları geliştirecek ücret mücadelesi verirler.

5 Kasım 2019 Salı

Kapitalist Toplumda Çocuk Emeği

Çocukların çalışması sadece kapitalizme özgü bir durum değildir. Kapitalizm öncesi biçimlerde de çocuk emeği, aile emeğinin ve toplumsal emeğin bir parçasıydı. Evde, bahçede, tarlada, merada ya da bir usta yanında çırak olarak emekleri üretime katılıyordu. Ama kapitalist ilişkilerle birlikte; çocuklar, yığınlar halinde ücretli emek olarak üretim sürecine, sömürü alanlarına çekilmiştir. Ücretli emek olarak, üretim sürecine giren çocuklar; en ağır sömürüye maruz kaldılar. Çocukluklarına bakılmadan kölelik koşullarında, uzun çalışma saatleriyle sömürüldüler. Sermayenin değerlenmesinin ve kapitalizmin gelişmesinin bir aracı oldular. Öyle ki, kapitalizmin tarihi bir anlamda, çocuk emeğinin acımasızca sömürüsünün de tarihidir. Bugün halen, milyonlarca çocuk, sermayenin yeniden üretimi sürecinde sömürülmektedir.

4 Ekim 2019 Cuma

Sömürü Koşullarının Yeniden Üretimi

Kapitalist toplumda üretme süreci, sermayenin üretimi ve yeniden üretimi sürecidir. Yeniden üretim sürecinin temeli, emeğin, ürünlerinden; emek gücünün ise emeğin nesnel koşullarından ayrılmış olmasıdır. Başka bir deyişle, bir yanda üretim araçlarına ve geçim nesnelerine sahip olan kapitalistlerin; diğer yanda ise, sadece, emek gücüne sahip olan işçilerin var olmasıdır. Bu temel üzerinde, emeğin sömürüsü üzerinden sermayenin üretimi gerçekleşir. Bu durum, sürekli olarak yinelenen biçimde olur. Yani kapitalist üretme biçimi, bu sömürü ilişkisini, sürekli olarak yeniden üretir. İşçinin emeği, üretme sürecinde sürekli olarak, kendisine ait olmayan ürünlerde nesneleşir. Sermaye biçiminde, kapitalistin zenginliği olarak ortaya çıkar.