Marx, tüccar sermayesini iki alt biçime ayırıyor.
Bunlardan birisi, ticari sermaye, diğeri ise para ticaret ile uğraşan
sermayedir. Marx, modern ekonomi politiğin en iyi temsilcilerinin dahi, ticaret
sermayesi ile sanayi sermayesi ayırımı yapmadığını, ticaret sermayesinin
kendine özgülüğünü görmezden geldiklerini belirtiyor.
13 Mayıs 2014 Salı
8 Mayıs 2014 Perşembe
Yasanın İç Çelişkilerinin Serimi
I.Genel
Kapitalist üretim biçiminde, kâr oranlarının düşme
eğilimi yasasının da açığa çıkardığı gibi, sermayenin birikimi kendisini
çelişkilerle ifade eder. Bir yanda birikimin zorunluluğu, bir yanda ise bu birikim
için kullanılan yöntemin (emeğin üretkenliğinde artış) birikimin engeli haline
gelmesi bu çelişkinin ifadesidir.
Toplam sermayenin, kendisini genişletme oranı ya da kâr oranı, kapitalist üretimin dürtüsüdür. Ne var ki kâr oranında düşme, yeni sermayelerin
oluşmasını engeller ya da yeni sermayelerin oluşmasını yavaşlatır ve böylece
sermayenin gelişmesinin engeli haline gelir. Öyle ki kâr oranlarındaki “bu
düşme, aşırı üretimi, spekülasyonu, bunalımları ve artı nüfusla birlikte
artı-sermayeyi besleyip büyütür.”K-3-215 Demek ki, kapitalist üretimin, başka
bir deyişle sermayenin genişlemesinin bir sınırı vardır. Bu sınırı sermayenin
kendisi, başka bir deyişle kapitalizmin kendisi koyar. Öyleyse kapitalizm de
sınırları olan ve tarihsel bir sistemdir ve geçicidir.
Labels:
artı değer,
aşırı sermaye birikimi,
bunalım,
ek emek,
ek kâr,
emek üretkenliği,
Kapital-III,
kapitalist,
kapitalizm,
kâr oranı,
kriz,
nispi aşırı nüfus,
rekabet,
Ricardo,
sömürü,
tüketim gücü
3 Mayıs 2014 Cumartesi
Zıt Yönde Etkiler
Emek üretkenliğinin, hızla gelişmesiyle birlikte, kâr
oranlarındaki düşüşün, neden daha büyük ve hızlı olmadığı iktisatçıların bir
anlam veremediği bir durumdur. Öyle ya, sermaye muazzam bir şekilde artarken, kâr
oranları sürekli düşerken süreç halen devam etmektedir.
Marx, kâr oranlarının düşmesi gerçeğini ortaya koyduktan
sonra, bu genel yasanın etkisine ters düşen ve bu yasayı, bir eğilim haline
getiren karşıt etkilerin olduğunu belirtiyor. Kâr oranı, sermayenin organik bileşiminin büyümesiyle artar,
lakin bu artış, organik bileşimin büyümesi oranında olmaz. Zira yasaya karşıt
etkiler vardır. Marx’a göre bu karşıt etkiler, yasayı bir
eğilim haline getiriyor. Bunu Marx, şöyle ifade ediyor: “Genel yasanın etkisine ' ters düşen
ve onu yok eden, ona yalnızca kendine özgü bir eğilim niteliği veren ve bu
yüzden, genel kâr oranındaki düşmeden, bir düşme eğilimi olarak söz etmemize
neden olan bazı zıt yönde etkilerin işe karışmaları gerekir.” K-3-206
Marx, zıt yönde etki yapan güçlerin en genel olanlarını veriyor.
Labels:
artıdeğer kitlesi,
dış ticaret,
hisse senetli sermaye,
işgünü,
Kapital-III,
kar oranı,
nispi aşırı nüfus,
organik bileşim,
sömürü
30 Nisan 2014 Çarşamba
KAR ORANININ DÜŞMESİ EĞİLİMİ YASASI - Yasanın Niteliği
Marx kapitalizmin gelişmesiyle birlikte, emek
üretkenliğinin artması sunucu, kâr oranlarının düşme eğiliminde olduğunu
düşünmektedir. Daha sonraki bölümde, ele alınacak olan, zıt yönlü etkilerin
olmasına karşın, kâr oranı kapitalist gelişmeyle birlikte düşme eğilimindedir.
Bu eğilimi şöyle gösteriyor Marx;
Ücretle işgününün veri kabul edildiği durumda, 100 lük
bir değişen sermaye, belirli sayıda çalışan işçiyi temsil etsin ve 100 sterlin
100 işçinin haftalık ücreti olsun. Artı değer 0ranı, a/d = %100 olsun.
Böyle bir durumda, yeni üretilen değer 200 sterlin olacaktır. Bunun 100
sterlini gerekli emek, 100 sterlini de artı emek olacaktır. Yani işçiler, kendi
ücretlerinin yeniden üretimi için çalıştıkları kadar, kapitalistin artı değeri
için de çalışacaklardır. Şimdi artı değer oranı değişmediğine göre, değişen
sermaye de aynı kalacaktır. Bu durumda, değişmeyen sermayenin büyüklüğüne,
dolayısıyla da toplam sermayenin büyüklüğüne bağlı olarak, farklı kâr oranları
olacaktır. Şöyle ki;
Tabloda aynı sayıda işçinin, giderek daha fazla
değişmeyen sermayeyi harekete geçirdiği görülüyor. Bu durum, sermayenin teknik
bileşiminin arttığı biçiminde de ifade edilebilir. Teknik bileşimin artıyor
oluşu değer bileşiminin de artmasını sağlayacaktır. Böylece teknik bileşime
bağlı bir değer artışı sermayenin organik bileşiminin yükselmesidir. Bu durumda doğal olarak, kâr oranı
azalacaktır. Çünkü aynı sayıda işçi, daha fazla makine kullanarak, daha fazla
hammadde kullanır duruma gelecektir. Dolayısıyla oransal olarak emilen emek
gücü azalacaktır.
s = 50
|
ve d = 100 ise
|
k' = 100/150
|
= %662/3
|
s = 100
|
ve d = 100 ise
|
k' = 100/200
|
= %50
|
s = 200
|
ve d = 100 ise
|
k'= 100/300
|
= %331/3
|
s = 300
|
ve d = 100 ise
|
k' = 100/400
|
= %25
|
s = 400
|
ve d = 100 ise
|
k' = 100/500
|
= %20 olur.
|
Labels:
canlı emek,
ek kâr,
emek üretkenliği,
işsizlik,
Kapital-III,
kapitalizm,
kâr kitlesi,
kâr oranı,
nispi artı nüfus,
organik bileşim,
teknik bileşim,
ücret
28 Nisan 2014 Pazartesi
Tamamlayıcı Açıklamalar
I. Üretim
Fiyatında Bir Değişikliği Gerektiren Nedenler
Bir metanın üretim fiyatı ancak, iki nedenden dolayı
değişebilir. Bunlardan birincisi, genel kâr oranında bir değişikliktir. Buda
ortalama artı değer oranında bir değişiklikten ya da toplam artı değerin toplam
sermayeye olan oranında bir değişiklikten ileri gelir. Artı değer oranında bir
değişiklik ise, emek gücü değerinde bir düşme ve yükselmeden meydana gelebilir.
Bunun olabilmesi için de, işçi tarafından tüketilen nesnelerin değerinde bir
değişikli olması gerekir. Artı değer toplamının, toplam toplumsal sermayeye
oranında değişme durumunda, sermayenin organik bileşiminde bir değişmeden söz
edilebilir. Aynı miktar emeğin, daha fazla değişmeyen sermayeyi harekete geçirmesinden
söz edilebilir. Üretkenlikte bir değişmedir bu. ikincisi ise, genel kâr
oranının değişmemiş olduğu hallerde, bir metanın üretim değeri ancak, o metanın
kendi değeri değişmişse değişebilir. Buda ya bu metayı üreten emeğin, ya da bu
metanın üretimine giren metaları üreten emeğin, üretkenliğindeki değişmeyle,
daha çok ya da az emek gerekmesinden meydana gelir. Örnek: Pamuk ipliğinin
üretim fiyatı, pamuk ipliği üretimine hammadde olarak giren pamuğun fiyatının değişmesiyle,
ya da ipliği eğiren emeğin üretkenliğinin değişmesiyle değişir.
Labels:
emek gücü,
Kapital-III,
kâr oranı,
maliyet fiyatı,
organik bileşim,
ortalama bileşim,
rekabet,
telafi teorisi,
üretim fiyatı
24 Nisan 2014 Perşembe
Genel Ücret Dalgalanmalarının Üretim Fiyatı Üzerindeki Etkileri
Marx bu bölümde, ücretlerdeki artış ya da azalmanın,
üretim fiyatları üzerindeki etkisini örneklerle ele almıştır. Sömürürü oranı
aynı olduğu ve değerlerin üretim fiyatlarına dönüştüğü veri olarak kabul
ediliyor. İlkin ücretlerde yüzde yirmi beş, artış durumunu örneklendiriyor,
sonra da ücretlerde yüzde yirmi beş düşme durumunu örneklendiriyor ve şu sonuca
varıyor.
Labels:
Kapital-III,
kâr oranı,
ortalama bileşim,
ücret
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)